Perşembe, Nisan 13, 2006

mavra!

bugünü okuma günü ilan ettim kendi kendime. dedim ki yeter artık bitireceğim şu biriken kitaplarımı. oturdum, biraz okudum geri kalktım, dolandım, dolandım, sonra yine oturdum, sonra yine dolandım, dolandım…
sokak kedisini sevdim ellerimle mıncıklaya mıncıklaya. o kendinden geçmiş halde baygın baygın bana bakarken aklıma evimizin bir alt sokağındaki köpek geldi.
ne zaman o sokaktan geçsem o çok güzel evin çok güzel bahçesindeki sevimli köpeği yanıma çağırır, demir kapının parmaklıklarının arasından sever, okşardım keyifle. o da dilini çıkarır malum köpek solumasını yapardı.
bir gün yine çağırmıştım onu, geldi yanıma, ben onu severken o benden vazgeçti ve o esnada sokaktan geçen bir köpeği süzmeye başladı. anladım hemen, dişiydi o köpek, kuyruk sallıyordu buna, bu da coşmuştu tabii.
ondan sonra çağırmadım o köpeği yanıma, sevmedim onu bir daha.
bıraktım kediyi sevmeyi.
siren sesi geliyordu yakınlardan, ne ambulans ne itfaiye, hiçbir şeye benzetemedim sesini.
gittim biraz daha okudum kitap, sonunda bitirdim.
yine siren sesi geliyordu yakınlardan, bu sefer ayırt edebildim, ambulansın sesiydi.
yeni kitaplar beni bekliyordu.
ama okuyamadım.
bitense sadece elli dört sayfa.

3 yorum:

rks dedi ki...

İvriz,
Benimde yarım kalan o kadar çok kitabım var ki onları ne zaman bitireceğim diye düşünüyorum. Sanırım önümüzdeki 1-2 ay daha onlara bakamayacağım. Fırsatım olmuyor. Gerçekten olmuyor. Eve geliyorum, gözlerim bozulmuş bir vaziyette geçen bir iki saatten sonra biraz ders çalışıyorum bir de bakıyorum ki saat 11:00 olmuş. Artık bu yorgunluğun üzerine kitap okuyacak göz falan kalmıyor...

Sana tavsiyem: şehirde başıboş dolanan hiç bir hayvana güvenme. Ne kadar tatlı olursa olsunlar onlar şehirli hayvanlar. Her an her şey yapabilitler.

Senin yazdıklarını okurken aklıma yıllar önce köyde yaşadıklarım geldi. Bir koç vardı. Kuyunun dibinde dut dalının gölgesinde otururken hep yanıma gelir ben ona duy yaprağı verirdim. Beni ne zaman orada görse yanıma gelir ve benden birşeyler ister gibi gözlerimin içine bakardı. Çok yaşlanmıştı. Birgün onu Ankara'da görmüştüm. Kurban bayramının arife günü. İşte o günde yanıma geldi ve birşeyler ister gibi bana baktı.....

Murat Artan dedi ki...

acı son!
ben yerinde olsaydım çok üzülürdüm o koça hatta belki ağlardım. ölüm herkesin varacağı son bu dünyada ama belki de kesileceğini anladığı için yardım ister gibi bakması beni çok yaralardı. hayvanların masumiyetine dayanamıyorum ben.
ama ölüm kaçınılmaz, bu hayvan ya da insan olsun fark etmiyor. mühim olan şey hayvanların eziyet görmemesi, gerisi zaten doğa kanunu.
haklısın,sokak hayvanlarına karşı daha dikkatli olurum, sağol. ama garanti veremem bak:)))

Murat Artan dedi ki...

benim durumum seninki gibi değil neyse, daha beteri varmış:)

akşam yatmadan önce eğer yorgun değilsem okuyorum bir şeyler işte, bazen uykumdan feda ediyorum. okumadan yapamıyorum burcu, sen de böyle yapabilirsen yap derim. hem yatmadan önce iyice mayıştırıyor seni, bir güzel dalıyorsun başını yastığa koyduktan sonra..