Perşembe, Mayıs 24, 2007

yağmur yağsa

Öylesine yorgunum ki şu anda, halbuki daha öğlen saatlerindeyiz. sabah sekiz buçuk gibi kalktım ve dokuzdan on ikiye kadar sadece oturdum, başka hiçbir şey yapmadım. mideme indirdiğim iki lokma ekmekle üç saat… keyfimden değil elbet, zorunluluktan oturdum, bekledim, bekledim, bekledim. Sonra da kendimi eve zor attım. hiç evden çıkmak istemiyorum bu aralar, neyse ki dersler de bitti, sınavlar kaldı. yapmak istediğim tek şey, evimde kalmak, sabahları tazelikle uyanmak, güzelce kahvaltımı yapmak, biraz keyif yaptıktan sonra derslerime bakmak. ara sıra arkadaşlarımla muhabbet etmek, müzik dinleyip toparlanmak da tabii. Böyle devam etsin mümkünse bir süre, tatile girene kadar. memnunum hayatımdan şu aralar böyle gittiği sürece, zoraki memnuniyet de denilebilir tabii.
Şimdi ne istiyorsun diye sorsalar bana, bir yağmur yağsa derim onlara, ılık bir yağmur. yüzümü yıkasa, saçlarım ıslansa bir güzel, kokusunu duysam toprağın, bassam çamurlara, ıslak çimenlere, kendime gelsem.ardından güneş açsa,kuşlar ıslak tüylerini silkeleseler,ben onları izlesem.
Toparlanmam lazım hemen, bu ruh hali hiç bana göre değil. Gidip meyve yiyeyim biraz, yüzümü falan yıkayayım.

Perşembe, Mayıs 17, 2007

kıştan kalma

havalar ısınalı sıcak içecekler içesi gelmiyor insanın. kahve benim büyük aşklarımdan birisi olarak vazgeçilmezlerim arasında ama onun tadı da soğuklarda daha bir iyi oluyor. hele de ders çalışırken sıkıldıysanız en iyi arkadaş sıcak içeceklerdir, soğuk bir kola iki yudumda bitiveriyor bir şey anlamıyorsunuz. ama olsa şöyle leziz bir çikolata, içsen yavaş yavaş… ama yok işte, olmuyor maalesef. ben de çok yapıyormuşum gibi söylüyorum bir de, ben ders çalışırken çikolata içmem ki. o benim kitap arkadaşım, kitaplarımı okurkenki başlangıç zevkim. ama yok, bu sıcakta o da gitmiyor, acilen bir çözüm bulmam lazım bu soruna.
bak şimdi kış geldi aklıma. o soğukta derse girmeden fakülte binasının girişinde içtiğim leziz çayların tadını ben hiçbir zaman almadım herhalde. hem çay lezzetli, hem de soğuk hava içiriyor. keyfini çıkarmak için yavaş içerseniz çok değerli hocalarınız amfide de içmenize izin veriyorlar, böyle karşılıklı çay içip ders dinlemek gibisi yok.
neyse canım, niye kışı anlatıyorum ki ben şimdi, yaz geldi şurada, benim mevsimim geldi. aylak aylak gezeceğim günleri iple çekiyorum şimdiden. böyle kaprilerle sıfır kol t-shirtlerle dolaşmanın hayallerini kurmak varken kış da nereden çıktıysa. nasıl olsa yine gelir kış, biz önümüze bakalım şimdi.

Çarşamba, Mayıs 16, 2007

iki yaşında

bugün ikinci yılım blog dünyasında.her ne kadar bu sene bir çok aksilik beni yazmak konusunda alıkoysa da ikinci yıla ulaşmak güzel bir duygu. seviyorum yazmayı,hem de çok ama çoğu zaman da beğenmem yazdığım şeyleri.yazamak emek ister çünkü,bense emek harcayacak vakti bulamamaktan şikayetçiyim.
umarım her şey daha güzel olur.

Salı, Mayıs 15, 2007

sıcak

kemiklerine kadar sıcağı hissetmek...en son bunu geçen yazın agustosunda arabada giderken pencerenin camına koyduğum koluma vuran güneşin sıcaklığıyla hissettiğimi hatırlıyorum.gerçekten sıcaktır ama kaçmak istemezsiniz ondan,kemiklerinize kadar işler ama rahatsız olmazsınız.şimdi düşünüyorum da şu günlerin sıcağında, o tadı alamasam da pek bir memnunum havalardan.uzun bir aradan sonra kışlık giysilerin ağırlığından kurtulmak ve hafiflemek,rüzgarın kollarımı okşayışını hissetmek,güneşin sıcağında rahatça dolaşmak gerçekten güzeldi.
elimde defterlerim dersten çıkarken çoğu zaman yaptığım gibi yolumu uzatıp o çam ağaçlarıyla dolu tepelik yolu tırmanırken, yüzümü okşayan serin ama üşütmeyen bir rüzgar beni alıp geçmiş günlere götürmüştü geçenlerde.aklıma o sıcak yaz günlerinde bir yerlere kaçıp gezdiğimiz anlardan bir an geldi,şelaleli bir vadiye inmiş,ağaçların arasında kaybolmuştuk,sonra da tepeyi tırmanıp o güzel vadiye ve ötelerdeki köylere bakmıştık uzun uzun.serin bir rüzgar esiyordu püfür püfür,güneş batmaya yakındı. o rüzgarı,o anı tekrardan hissetmek güzeldi.ben hatıladıkça rüzgar daha bir hoş esiyordu şimdi benim için.o güzel anlardan biriymiş gibi düşünmeye ve hissetmeye başladım.rahattım,mutluydum;dilime bir şarkı tutturdum,beni her dinlediğimde çoşturan bir şarkı.tıpkı "dağ başını duman almış" gibi ,marş gibi bir şarkı.öylece yürüdüm,çam ağaçlarını seyrettim,rüzgarı hissettim,kanat taksalar uçacak gibiydim.evime geldim,dilimdeki şarkıyı açıp onlarla birlikte doya doya söyledim,mutlu oldum.o güzel günleri hep yaşayacağıma her zaman inandım.
yaza az kaldı,tatile,özgürlüğe.