Öylesine yorgunum ki şu anda, halbuki daha öğlen saatlerindeyiz. sabah sekiz buçuk gibi kalktım ve dokuzdan on ikiye kadar sadece oturdum, başka hiçbir şey yapmadım. mideme indirdiğim iki lokma ekmekle üç saat… keyfimden değil elbet, zorunluluktan oturdum, bekledim, bekledim, bekledim. Sonra da kendimi eve zor attım. hiç evden çıkmak istemiyorum bu aralar, neyse ki dersler de bitti, sınavlar kaldı. yapmak istediğim tek şey, evimde kalmak, sabahları tazelikle uyanmak, güzelce kahvaltımı yapmak, biraz keyif yaptıktan sonra derslerime bakmak. ara sıra arkadaşlarımla muhabbet etmek, müzik dinleyip toparlanmak da tabii. Böyle devam etsin mümkünse bir süre, tatile girene kadar. memnunum hayatımdan şu aralar böyle gittiği sürece, zoraki memnuniyet de denilebilir tabii.
Şimdi ne istiyorsun diye sorsalar bana, bir yağmur yağsa derim onlara, ılık bir yağmur. yüzümü yıkasa, saçlarım ıslansa bir güzel, kokusunu duysam toprağın, bassam çamurlara, ıslak çimenlere, kendime gelsem.ardından güneş açsa,kuşlar ıslak tüylerini silkeleseler,ben onları izlesem.
Toparlanmam lazım hemen, bu ruh hali hiç bana göre değil. Gidip meyve yiyeyim biraz, yüzümü falan yıkayayım.
Şimdi ne istiyorsun diye sorsalar bana, bir yağmur yağsa derim onlara, ılık bir yağmur. yüzümü yıkasa, saçlarım ıslansa bir güzel, kokusunu duysam toprağın, bassam çamurlara, ıslak çimenlere, kendime gelsem.ardından güneş açsa,kuşlar ıslak tüylerini silkeleseler,ben onları izlesem.
Toparlanmam lazım hemen, bu ruh hali hiç bana göre değil. Gidip meyve yiyeyim biraz, yüzümü falan yıkayayım.