Pazartesi, Temmuz 30, 2007

the weather man

dün akşam "Melekler Şehri" ni izlerken aklıma Nicholas'ın başka bir filmi geldi,zaten bugünlerde o kadar sıcak ki hava,klimalı odadan başka bir yerde oturmak imkansız.bilgisayarımdan bile vazgeçtim diyebilirim.şu anda hararet basmış durumda beni,birazdan içeri kaçacağım zaten. arkadaşlarımızla buluşmalarımız artık kliması olan evlerde olmaya başladı denilebilir. geçenlerde evimizin yakınlarındaki parkta buluşup bizim eve attık kapağı.arkadaşım "klima vardı değil mi?" diye sorma yüzsüzlüğünü:) bile gösterdi ki anlayın artık halimizi. ben de film izlerken ya da haberlerde yağmur falan görürsem direk odaklanıyorum ekrana. birazdan sıcağa rağmen çıkıp beş dakika aşağıdaki cd shop a uğrayıp şu bol yağmurlu Nicholas filmini alayım,doya doya yağmur kar falan göreyim istiyorum.
filmi beğenirsem size de tavsiye ederim,yok olmadı beğenmezsem hiç bahsetmem.bana şu yağmur kar görüntüleri de yeter.

Perşembe, Temmuz 26, 2007

...

dün yaz ortasında olduğumuz halde kışı ve yağmuru hissettim birden. klimalı odada oturduğumdan dolayı içerinin nemi azdı malum, sonra dışarı açık havaya çıkınca havanın ne kadar nemli olduğunu ve aynı anda kışın o yağmurlu havalarını hissettim. o kadar hoşuma gitti ki bu,özlediğimi fark ettim birdenbire.

Çarşamba, Temmuz 25, 2007

yalnızlık büyütür

son bir hafta yaptıklarımı düşünürsem eğer, aktif olarak pek bir şey yapmasam da aslında çok şey yaptığımı anladım. bazı arkadaşlarımın gitmesiyle ve bazı başka sebeplerin de etkisiyle eve kapandım, çıkmaz oldum adeta. kimi zaman hoşuma gitti bu, nitekim kimsecikler yok evde. ama çoğu zaman da bunladım, sıkıldım. yalnızlık iyiydi iyi olmasına, çünkü insan kendini dinlemeyi öğreniyordu böylelikle. hatta bazen çok daraldım; ama yine de gitmedim kimsenin yanına. çıktım yalnız dolaştım çoğunlukla, gözlerim hep birilerini aradı, alsa götürseler beni diye düşündüm durdum; ama bu isteğim hiç olmadı.iyi ki de olmadı.
yalnızlık, oflayıp puflamalar, bir meşguliyetin olmaması beni hep düşüncelere itti. bir çok şeyi düşündüm, tartıştım kendi içimde; sıkıntılarımı düşündüm. yaptığım bazı yanlışların farkına vardım, bundan sonraki günlerimde neler yapmak istediğimi düşündüm. şimdi kendimi daha iyi hissediyorum.
mesela, insanlara karşı olan ataklığımın biraz azalmış olduğunu fark ettim; nitekim ben bir kaç yıl önce şöyle bir şeyi bile yapacak derecede atak bir insandım: sadece fotoğrafta gördüğüm ablamın bir arkadaşıyla sokakta rastlaşınca hiç çekinmeden onu durdurup tanıştım, onu fotoğrafta gördüğümü söyledim. şimdi bu ataklığımın çok olmasa da azaldığını, bunu bir daha yapacak cesaretin kalmadığını hissettim ve bunu düzeltme yoluna koyuldum.
sonuçta yalnızlık bir ilaç aslında.bunun arada sırada olması gerektiğinin farkına da varmış oldum.insan unuttuğu bir çok şeyin farkına varıyor,yalnızlık insanı geliştiriyor,büyütüyor. yalnızlıktan sıkılınca ailenin, dostlarının önemini daha iyi kavrıyor, onlara karşı olan hataları varsa onları kaybetmemek adına bunları düzeltmeyi tasarlıyor.
sonuçta yalnızlık insanı büyütüyor;ama fazlası..
fazlası da çürütüyor.

Cuma, Temmuz 20, 2007

rötar

sanki gitmek istemeyişim ayan olmuş,yola çıkışım elde olmayan nedenlerden dolayı ertelenmek zorunda kaldı. bu vesileyle ağustosun birinde yola çıkıyorum,ne güzel.
ağustos ayı benim için yollarda geçecek sanırım,üstelik büyük ihtimal Ankara'ya veda edeceğim.yolum nereye düşecek;beni hangi şehir,hangi gökyüzü çağıracak bilmiyorum.
umarım her şey güzel olur,Ankara'ya veda edecek olmam beni üzse de kafamda tasarladığım planlar neticesinde her şey yolunda giderse geri döneceğim;tabii geri dönmeye engel olacak büyük bir sebep hasıl olmazsa.
işte bir yol şarkısı,bana yolları hatırlatıyor bu güzel şarkı.


Salı, Temmuz 17, 2007

...

I may be paranoid, but not an android

Pazartesi, Temmuz 16, 2007

ardına bakmadan gitmek

bir saat önce annemi ve ablamı şehir dışına yolladık,onlar giderken ben arkalarından su döktüm. Sonra düşündüm birden benim de gittiğimi,kalbim kıpırdadı,garip oldum. Giderken hayal ettim kendimi,gitmek istemedim o an.geçici bir tatil bile olsa kaç gündür gitmek istediğimi söylesem de içimden, aslında istemediğimi anladım. İçeri girdim,müziği açtım,yeni çıkmış bir albümün yeni dinlediğim şarkılarından bir tanesi takıldı sürekli, aldı beni götürdü bir yerlere.odamın perdesini açtım, karşıdaki güzel dağı,sokağımızı ve bu sokakta yaşadıklarımı hayal ettim şarkıyla beraber.bir gün ya temelli gidersem dedim içimden,ne olacak o zaman?
bir gün temelli gideceğim,biliyorum ama hep dua ediyorum o gün geldiğinde arkama dönüp bakmayayım diye.

Cuma, Temmuz 13, 2007

evim güzel evim


benim güzel evimin ondan da güzel bahçesinden iki kare. her zaman derim kendime,büyük bir evim olacağına küçük bir evim olsun ama bahçesi olsun hepsinden önemli benim için.bazen aklıma gelir de böyle, bir gün evim olursa bu şekilde hareket ederim der dururum kendi kendime. çoğunlukla bahçeli evlerde büyüdüm ben, apartmanlarda da yaşadığımız oldu ama bu fazla uzun sürmedi. bahçe gibisi yoktur bir ev için. bir arkadaşım var,apartmanın son katında ve onun odasında o kadar güzel bir şehir ve dağ manzarası var ki,onu çoğunlukla kıskanmışımdır ve ona imrenmişimdir. pencerenin kenarında çalışma masası var ve onun yanında da bilgisayarı ve onun yanında da kitaplığı. her şey öyle güzel uyumlu ki alırsın kitabını açarsın tatlı bir müzik bilgisayardan,yaparsın kahveni ve oturursun masanın başına; o güzelim Antakya ve dağ manzarası eşliğinde doya doya okursun kitabını ya da keyifle ders çalışırsın. bir de dağın içine oyulmuş bir eski kilise vardır Antakya'da: St. Pierre diye,dünyanın ilk kiliselerinden biri. gece onun muhteşem aydınlatması da bu manzaranın içindedir bir de. ama her şeye rağmen ben yine de bahçemden vazgeçmem. giderim ara sıra onlara,yaparız bir şeyler o manzarayla. bu da az çok yeter bana.

Pazar, Temmuz 08, 2007

live earth

dün deyim yerindeyse televizyona mıhlandım,malum live earth konserleri ortalığı kasıp kavuruyordu.izlerken konserleri ve bütün kısa filmleri;bir kez daha teşekkür ettim bu organizasyonu gerçekleştirenlere. gerçekten harika bir iş çıkarmışlar.zaten konserler ve performanslar bir harikaydı;büyük bir keyif aldım.bunun yanında da bir çok şeyi öğrenmiş oldum dünyanın son hali hakkında. ntv ye de çok teşekkür ederiz tüm gün konserleri yayınladı;tek sorun sinir bozacak derecede araya giren ama konserleri asla bölmeyen reklamlardı.
Madonna'nın live earth için söylediği muhteşem şarkı ve klibi izlemediyseniz buyurun.ben dinleyince içimi hoş duygular kaplıyor.

Salı, Temmuz 03, 2007

bilmecenin çözümü

nasıl poz ama.tıpkı müzik gruplarının verdiği şekilde.ben bu kediciklerde rock çı ruhu seziyorum.aslında biraz boyband lere de benziyorlar.