Pazartesi, Ağustos 24, 2009

sıcak

bu fotoğrafı bulutsuz, rüzgarsız ve sıcak bir Agustos günü çimlerin üstünde susuzluktan yorgun düşmüş bir halde çektim. kulağıma müziği takıp canlı bir müzik bulunca kendime gelip ayağa kalkabildim.
bakmayın böyle dediğime, ben yazı öyle çok seviyorum ki. bu benim Antep' teki ilk yazım ve bu yazdan önce çevremdeki insanlara sorduğumda felaket bir sıcağın olduğunu söylerlerdi bu şehirde. ben de tırsıyordum alışkın değilim yakıcı sıcaklara, biz nemle boğuşmaya alışmışız çünkü. ama gel gör ki "felaket" sıcak yok bu şehirde. aslında bu benim için böyle. ben sıcağı seviyorum, güneş yakınca tenimi hoşuma gidiyor. dal kımıldamayan sıcaklarda bir gölgelikte oturup keyif yapmak ne büyük bir zevk benim için.
hele su içmek... susamak ve su içmek kana kana. ne büyük bir zevk anlatamam. yazın en sevdiğim taraflarından birisi de bu işte. susamak zevkine varıyorsunuz. hele de şimdi orucuz, daha bir kıymete biniyor su, akşam iftarımın yüzde seksenini su, ayran, kola ve karpuz gibi şeyler oluşturuyor. yemek değil derdim, susamışım yanıyorum. ama öyle bir zevkle içiyorum ki...
yağmurları çok özledim ama ben iyiyim böyle, rahatım yerinde. kana kana su içeyim şöyle.

Perşembe, Ağustos 13, 2009

ödül

bu sabah kendime ödül verdim. işimi erkenden bitireceğimi kestirince sabahın bu tatlı serinliğinde Pamuk'un o anlatımına doyamayıp elimden hiç bırakmak istemediğim "İstanbul" kitabını kapıp çimenlere yayıldım. her zaman yaptığım gibi kahvem de benimleydi.
bugün işlerimin son günü, yarın derin bir nefes alıp masa başından kalkacağım. haftasonu Viranşehir' e gidiyorum, arkadaşımın yanına. bu küçük hava değişikliği çok iyi gelecek. sabırsızlıkla beklediğim önümüzdeki haftada laboratuvarlarda beyin fırtınası estiriyor olacağım.

Çarşamba, Ağustos 12, 2009

yarım ay

sabahın on buçuğunda masa başından kalkıp çalışmaya ara vererek bir kahve içmek için bahçeye çıktım her zamanki gibi. ormanlık tarafa bakarken birdenbire bu yarım ay gözüme çarptı, mutlu oldum. bu saatte ayı görebilmek harika bir duygu.