Perşembe, Haziran 10, 2010

çalışınca güzel

bir gün gelecek, hayatımın ne buraya yazı yazacak, ne maillerime bakacak, ne de merak edip,öğrenmem gerektiğini düşünüp sürekli not tuttuğum başlıkları araştırmaya fırsat bulamayacak kadar yoğun geçecek bir safhası olacağını hayal etmemiştim. hatta seyahat planları yapıp iptal edecek kadar ve Antakya'daki annemi görmeye gidecek bir fırsat bile bulamayacak kadar.(sonunda dayanamadı kendisi geldi beni görmeye.) çok okumak istediğim bir kitabı yarım bırakmak zorunda kalacak kadar ve günümün her dakikasını planlayıp boş geçirmemeye gayret edecek kadar...
bunlar şikayet değil asla. yapmak istediğim ama yapamadığım şeyler üzebiliyor beni elbette ama bunların olması son derece olağan şeyler ve beni düşündürmüyor. bu istekler zaten bitmez ki. evet şükürler olsun bu yoğunluk,bu çalışma temposu beni çok mutlu ediyor. fıtratımda var çalışma aşkı, onu işletiyorum. aksini yapsam bin sıkıntı çekerim, rahat edemem bunu çok iyi biliyorum.
hayat çalışınca güzel. tenbellikte rahat yok, zahmet var. bunu her insan az çok anlar ama malesef insanların ruhlarına yapışmış, ondan kurtulamıyorlar. işini sevmeyen ve bunu bahane eden insanın hiç konuşmaya hakkı yok. çünkü kendi eliyle gafletin içine düşmüş, öyleyse kimden kime şikayet ediyor?