hayat bir ayrılıktı, bir kaybediş.
biz yaşadığımız, gördüğümüz halde farkına varamadık hiçbir şeyin, bakarkördük hepimiz.
bir ayrılıktır hep yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız da.
şarkılar bize ayrılığı anlattı hep; kitaplar ayrılığı, sonbahar ayrılığı... toprak, yeryüzü, gökyüzü...
bakarkördük hepimiz.
öyle tokatlar yedim ki, kendime geldim; kurtuldum bu körlükten, uyuşmuşluktan. baktım dünyaya, hayatıma, yaşadıklarıma.
bir ayrılıktır hep yaşadık, yaşıyoruz ve yaşayacağız da.
şarkılar bize ayrılığı anlattı hep; kitaplar ayrılığı, sonbahar ayrılığı... toprak, yeryüzü, gökyüzü...
bakarkördük hepimiz.
öyle tokatlar yedim ki, kendime geldim; kurtuldum bu körlükten, uyuşmuşluktan. baktım dünyaya, hayatıma, yaşadıklarıma.
anneannem. canım anneannemin mahallesine gittim uzun aradan sonra. belki orada doğmadım ama çocukluğumun bir kısmı geçti orada. her şey o kadar değişmişti ki, kurtulduğum bakarkörlüğüm bana çok şeyi göstermemiş. yeşil kalmamış, her yer apartmanlarla dolmuş. halbuki o apartmanların yerlerinde kocaman bahçeli kerpiç evler vardı. anneannemin güzel komşuları yaşardı oralarda.
bahçesindeki kızılcıkları yediğimiz, kapısını çalıp şeker istediğimiz, dut mevsiminde sevinçle gidip ağaçlarına dadandığımız, büyüklerimiz erişte kesip salça yaparken onlara yardım ettiğimiz, saçta ekmek yaparlarken imrenip bizim de küçük ekmekler açıp pişirip yiyerek mutlu olduğumuz, bulgur yapmak için kazanlarda buğday kaynattığımız, balık tutmaya giderken solucan topladığımız... o güzel insanlar, güzel komşular, o güzel bahçeler.
kimisi hala var o insanların, kimisi de yok. ama yaşadığımız güzel şeylerin hiçbirisi yok artık. güzel anneannem hala aynı mahallede, geriye kalan bir iki eski komşusuyla beraber.
geriye kalan sadece anı iskeletleri.
bahçesindeki kızılcıkları yediğimiz, kapısını çalıp şeker istediğimiz, dut mevsiminde sevinçle gidip ağaçlarına dadandığımız, büyüklerimiz erişte kesip salça yaparken onlara yardım ettiğimiz, saçta ekmek yaparlarken imrenip bizim de küçük ekmekler açıp pişirip yiyerek mutlu olduğumuz, bulgur yapmak için kazanlarda buğday kaynattığımız, balık tutmaya giderken solucan topladığımız... o güzel insanlar, güzel komşular, o güzel bahçeler.
kimisi hala var o insanların, kimisi de yok. ama yaşadığımız güzel şeylerin hiçbirisi yok artık. güzel anneannem hala aynı mahallede, geriye kalan bir iki eski komşusuyla beraber.
geriye kalan sadece anı iskeletleri.
bense mutluyum; yemyeşil mahallem, sıcak insanlar, sımsıkı komşuluklar. yaşadığım o güzellikleri kaybetmek bana hüzün verse de, şimdi sahip olduklarım onları hiç aklıma getirmiyor. hiçbirini kaybetmek istemezdim elbet ama zaten...
hayat hep bir ayrılıktı, bir kaybediş.