Salı, Nisan 01, 2008

değişen Ankara

bu Ankara gezisini anlatmak için nereden başlamam gerekiyor emin değilim; en iyisi ilk gözüme çarpanlardan başlamak ve devam ettirmek.

pahalılık.ben Ankara'dayken de bu şehir pahalıydı ama bu kadar da değildi. ben pahalı bile demiyordum bu şehre, gerektiği gibi diyordum. ama en son yazın gittiğimden bu yana ne kadar değişiklik olmuş şok oldum. sonra dedim ki kendi kendime, iyi ki burada kalmadım.
modernizm. Ankara mahallelerinin sevdiğim bir tarafı çok katlı yapıların azlığı, nitekim en fazla üç kat olan evler benim çok hoşuma gider. öte yandan iş merekezlerinin olduğu bölgelerde ciddi bir modern yapılaşma gözledim, gökdelen tarzı, "uçuk" diye tabir ettiğim yapıların temelleri hızla atılıyor Ankara'da. yakında kendimi Japonya'da falan hissedebilirim.
insanlar.Kızılay da mağazanın birinin önünde durup geleni geçeni şöyle bir gözlemledim, karşıma çıkan tiplerin çeşitliliği beni düşündürdü. insanların robot gibi dolaşması, çıkarcılığın artması, mutsuzluğun çoğalması... kendime burası Türkiye mi, bu insanlar Anadolu insanı mı diye sormadan edemedim.
dostlarım. onları yeniden görmek çok ama çok güzeldi. sadece üç güne sığdırabildiğim gezim herkesi görmeme yetmedi. onların sıcaklığı olmasa bu soğuk ve kasvetli Ankara çekilmezdi.

Ankara olması gerektiği gibi değil maalesef. bize bırakılan yarınların içinde Ankara böyle olmamalıydı.benim yaşamak istediğim Ankara böyle olmamalıydı.

5 yorum:

Handan dedi ki...

Ankara deyince aklıma Budak 6, Villa Cafe, kebap bilmem kaç falan geliyor :D Ha ha ha. Paso yemek yemişim orada. Bir de bir işkembeci vardı. O da güzeldi bak. Onun dışında şehir beni hasta etmişti. Deniz yok bir kere. Nefes alamıyordum bunu düşündükçe.

Aymen dedi ki...

Ankara bana hep griliği ve ayazı hatırlatıyor. Gidişlerim hep soğuk bıçak gibi keskin ayazlara denk gelirdi ve iliklerime kadar donardım. Üstelik hem denizi olmayıp hemde kalabalık olması başka bir iticilik hissettiriyor bana. Neyse sen yinede hoşgeldin Ankara'dan, Antep ne güzel dimi:))

Adsız dedi ki...

Ankarada 1 hafta geçirmiştim.Kurtuluş sabancı kız yurdu ve alışveriş merkezleri arasında gezinip durmuştum.İstanbul kadar büyülü bir havası olmasada sevdiğim insanları hatırlatıyor bana

Hilal dedi ki...

Ankara'nın sonbaharda tadına doyum olmaz.acayip bir hareketlilik olur sonbahar aylarında Ankara'da.Kışın da güzeldir aslında,soğuktur ama güzeldir,kar en çok da Ankara'ya yakışır. Bir tek yaz mevsimi..Yaz mevsimini geçirmek çok zor,bir de Ankara'da aşık olmak zor iki gözüm...

Murat Artan dedi ki...

handan,denize alışkın bizler için biraz zor böyle bozkırın ortasında bir şehirde yaşamak,ben antep te en çok deniz havasını özlüyorum,çöl havası bana göre değil.

aymen,dediklerine katılıyorum,kasvetli bir şehir Ankara,ama alışınca görmüyorsun bu halini,ben Ankara yı en çok soğuk haliyle seviyorum.

umar,zaten ankara da sevdiğin birileri olmazsa o şehir üstüne gelir insanın,o şehri güzel kılan orada geçirdiğin güzel anılar.

hilal,bence de soğuk çok güzel ankara,yazı hiç çekilmez,kar da dediğin gibi çok yakışıyor,o kasvetine beyaz bir aydınlık geliyor,için açılıyor.