Cumartesi, Ağustos 06, 2005

Doğu'dan izlenimler

yollar uzun, sonu gelmiyor. aslında o kadar çok yer var ki gezecek ama pazartesi dönüyoruz eve; Antakya'ya.

Doğu sıcak, hem de çok... ama güzel bir hava katıyor gezimize. yazlar olması gerektiği gibi sıcak, kışlar da olması gerektiği gibi soğuk. hani güneş doğudan doğar, batıdan batar ya, onun gibi.

Malatya'da Fırat Nehri'ni geçerek ayrılıyor, Elazığ topraklarına giriyoruz. burada sarp tepelerin arasında sıkışıp kalmış nehir. Fırat'ın hikayesini herkes bilir, o yüzden sempatiyle bakmıyorum ona. aklıma ölüm, acı, ayrılık geliyor hep. Elazığ kentini geçince yine karşımıza çıkıyor; bu sefer de geniş bir alana yayılmış halde selamlıyor bizi. burada az da olsa sempatiyle bakabiliyorsunuz ona. çünkü ilk karşımıza çıktığında ölüm çukuru gibi dar, derin ve tehtitkar görüntüsünü burada bulamıyorsunuz. ama akıllara kazıdığı kötü izlenimin etkisinden kurtulamıyor ve yine yüzünüzü çeviriyor, sırtınızı dönüyorsunuz ona.

Bingöl'deyiz. buraya neden bu isim verilmiş bilmiyorum ama elbet bir hikayesi ya da bir geçmişi vardır. oldukça sıradan bir şehir bu. bırakalım şehri, biz Doğu'nun mistik havasına kendimizi bırakalım. sonuçta gelişmiş bir şehir olsa da fark etmez.
Çevremizde uzanan yüksek dağlar, boylu boyuna uzanan bozkır topraklar ve kerpiç evlerden oluşan köyler... bir zamanlar ne uygarlıklar yaşamış bu topraklarda. bunların geride bıraktığı birkaç kalıntı bile o dönemin havasını hissettirmeye yetiyor.

Muş'a uğramadan geçiyoruz. o sıralarda şafak söküyor yavaş yavaş; çünkü gece yola çıktık. Muş Ovası'nı geçtiğimizde güneş hala yüzünü göstermiyor. Tatvan'a vardığımızda serin havayla sabah güneşi birbirine karışıyor; sokaklar henüz boş, tek tük insanlar görüyorum. güzel bir ilçe Tatvan, çok şirin. asıl hikaye bundan sonra başlıyor. artık Doğu'nun kalbindeyiz...

1 yorum:

Murat Artan dedi ki...

yapıcı eleştirilerin için çok teşekkürler mutlaka dikkate alacağım.oldukça hak veriyorum söylediklerine,bir tezat oluşturmuşum çocukların durumunu yansıtıp da sonra şunu şunu izleyin diyerek.
tekrar teşekkürler.