Cumartesi, Ağustos 13, 2005

Doğu kültürü

gittiğim yörenin, yani Van ve çevresinin değişik kültürel yapısı hakkında yazılması gereken en belirgin özellikler sanırım yiyecek, içecek konusunda. otlu peynir diye bir peynir çeşidi var burada. içindeki otun tadı sarımsak gibi bir şey, ilk yediğinizde bu peyniri belki hiç hoşunuza gitmeyebilir; ama eğer alışırsanız vazgeçemeyeceğiniz kesin. bir de şöyle bir ayrıntı var. içindeki otu çıkardığınızda geri kalan peynir çok lezzetli, harika bir şey. böyle bir peynir zor bulunur, eğer otlu peynir hoşuma gitmedi, alışmak da istemiyorum derseniz sadece peyniri ısmarlatıp satın alabilirsiniz.

bir de İran çayı var buralarda. Türk ya da Seylan Çayı’na hiç benzemiyor. bizim Hatay’da Arap Çayı içmek yaygındır, tadı biraz onu anımsatıyor ama bu çay çok daha lezzetli ve Arap Çayı gibi aşırı yoğun bir tadı yok, harika bir aroması var. Türk Çayı dışında bir çay içmek istiyor ve Seylan çayından da bıktım diyorsanız mutlaka tatmalısınız İran Çayı’nı.
Van ve civarında insanlar çaya şeker katmıyor, şekeri ağızlarına alıp üstüne çayı yudumluyorlar. bu içimin adı ise “kıtlama” imiş. denedim, pek bir haz alamadım. çok ilginç bir gelenek daha: çayın yanında mutlaka misafire çerez vereceksin, onsuz kesinlikle olmaz. harika bir adet, değil mi?

bir akşam yemeğine davetliyiz. misafirler oldukça fazla. ev ise geniş, avlusu da kocaman, sorun yok yani. sofra kuruluyor, tabii çoğunluk et yemeklerinde. oldukça zengin bir sofrada leziz yemekler tadılmayı bekliyor. erkekler ayrı, kadınlar ayrı yiyecekmiş ve erkekler önce yemeliymiş, adet böyle. ne ala diyor, kimseyi düşünmeden afiyetle yemeğimi yiyorum. kadınlar aç oturuyor diye tasalanmanın sırası değil, ben kendi derdimdeyim. yemekten sonra güzel bir İran Çayı, tabii yanında da çerez, olmazsa olmaz. ben şekeri içine atmayı tercih ediyorum,içen kıtlama içsin.

hayat bütün doğallığıyla akıp gidiyor buralarda. yapmacıklığa yer yok; kimse düşünmüyor yediğim etin kalorisi kaç, kolesterol yapar mı, eti elimle yesem laf olur mu, çayı höpürdeterek içsem ayıp olur mu diye. herkes rahat, samimi; kimsenin kimseyi şikayet ettiği yok.
eh, aslolan da bu değil mi zaten?

1 yorum:

Murat Artan dedi ki...

ilk yediğimde hiç sevmemiştim ama dediğin gibi gerçekten de güzel, bıktık aynı peynirleri yemekten kaşar, teneke,lor falan...insanda kahvaltı zevki bırakmıyor bunlar:)