Cuma, Mayıs 12, 2006

uyanık öğrenci

gözü açık olmayı ve gözü açık insanları hep sevmişimdir ben. hele de öğrenciyseniz başka bir şehirde…
tatlıcıya gidip tanesi elli kuruş olan taş kadayıftan dört tane yiyip bir buçuk lira ödemenin verdiği keyfi anlatmak ne mümkün!
bir şey satın aldığında “öğrenciyim” diyerek daha az para ödemek ya da bazen çok hayırsever insanlara rastladığında hiç para ödememek, akşam yemeklerine davet edilmek, markette salebin ucuz ama iyi olanını seçmek…

bazı uyanık arkadaşlar salep tozunu az koyup “öğrenci salebi” diye biraz acındırarak sunsalar da ya da sabah demledikleri çayı tekrar tekrar ısıtıp akşama kadar içseler de biz yutmayız, “salebin öğrencisi mi olurmuş, getir bakayım şu tozu!” diyerekten salebimizi öğrencilikten sivilliğe yükseltir, adına da "sivil salebi" dedirtmesini biliriz.
böyle yapmaya mecbur muyuz, değiliz; ama böyle yapmaktan da keyif alıyoruz. hocalarımız “başka bir şehirde okuyup, ara sıra parasız kalmadan öğrenci olamazsınız.” derdi.
parasız kalmadık ama banka hesabındaki paranın tümünü çekmek bizi yeterince tatmin eder.

darısı parasız kalanlara… bütün temennimiz onlara.

3 yorum:

Gamzeli dedi ki...

Öğrenci hayatını çok güzel anlatmışsın İvriz...Küçük küçük tebessümlerle okudum :)

U.T dedi ki...

Herşeyin tadı orda,bazen paran varken bile sırf bunu yapman keyif verir.Değerin bilinsin istersin

Ünlü şairinde dediği gibi

Bedava yaşıyoruz bedava
ekmek bedava su bedava hava bedava ...

Murat Artan dedi ki...

gamzeli, teşekkür ederim,ehihi:)
umar, konunun anafikrini yakaladın, her şeyin özeti o işte, "değerinin bilinmesi"