Cumartesi, Ocak 12, 2008

yeşil vadi

geçen günlerden bir gündü.
soğuktu ayaklarım,üşüyordu;ıslaktı.
güneş düşmüştü çimenlerin üstüne,çıkardım ayağımı,bastım üstüne,sıcağı ararken başka bir şey buldum onda...birdenbire çocukluğuma gittim o an.aklıma o narin hassas çocuk ruhumla yaşadıklarım geldi.evimiz ilçenin dışına doğruydu,kocaman bir bahçemiz vardı,yarısından azına ekip biçmiştik envai çeşit sebzeyi.sebzelerin yataklarının kenarları ise mısır ve ayçiçeği ile doluydu.içine girdiğim zaman çıkmak istemezdim o güzelim bahçeden.
bahçemizden çıkınca yine bahçeler vardı,evler birbirinden uzaktı biraz.bizim meskenimiz kentten bayağı bir kopuktu aslında.kentten çıkmaya yakın sağa bir yol ayrılır ve yokuş aşağı inerdi,sağı solu yine bahçelikti ve tek tük evler olurdu.o bahçeli evlerden birinden hep gül koparır öğretmenimize götürürdük.iniş bitince ev kalmazdı,tam o noktada bir köprü vardı,etraf da çoğunlukla kavaklıktı.köprüyü geçince yokuş yukarı çıkar ve nihayetinde bizim meskene varırdık.severdim oraları,bir çok da arkadaşım vardı.
bizim bahçenin solundan çıkıp tarla ve bahçelerin olduğu tarafa gittim bir gün.gittikçe gittim,içimde biraz korkuyla biraz da hevesle ilerledim. etrafı kavaklarla diğerlerinden ayrılmış bir yere geldiğimde gözlerimle gördüğüm manzara beni öylesine mutlu etmişti ki.bu bir yonca tarlasıydı,yemyeşil yoncalar.başladım yoncaların üstünde debelenip dönmeye.kendimi ne kadar da mutlu hissediyordum,çok sevmiştim burayı.sonra bir isim buldum ona,adı "yeşil vadi" ydi artık.
fırsat buldukça kaçıp yeşil vadime geliyor,yoncaların üstünde yuvarlanıyor,dört yapraklı olanlarını bulmaya çalışıyordum.çok seviyordum burayı ve arkadaşlarımı da getirmeliydim mutlaka...ve getirdim de.onlar da benim gibi çok sevdi yeşil vadimizi.
bir gün o taraflarda annem,kardeşlerim ve doğru anımsıyorsam teyzemle birlikte vişne toplamaya gitmiştik,dere boyunun kenarlarındaydı vişneler,biz ağaca çıkıp büyük bir zevkle hem yiyor hem de topluyorduk.vadimi onlara da göstermeliydim mutlaka,ya o gün ya da piknik yapmaya gittiğimiz günlerden bir gün anneme vadimi göstermeye karar verdim ve onları ardım sıra götürdüm oraya.ne mutluluktu benim için...
şimdi o bahçemiz yok,oraları özlemedim,özlesem gitmek çok kolay çünkü.ama beni mutlu eden bir şey var,o da hepimizin hala bir arada oluşu ve mutlu günler geçirmiş olmamız.o günleri hatirlarken daha bir çok anlıyorum sahip olduklarımın kıymetini,bu da bana yetiyor.

4 yorum:

Aymen dedi ki...

şimdilerde bu doğallıkta yaşamak herkese nasip olmuyor. yada bir süre yaşansada yaşam şartları gereği ileriki dönemlerde böyle devam etmiyor. şanslısın ne diyeyim:)

Adsız dedi ki...

Zihin kendi tarihçesini yaşanılan anlara göre düzenliyor ve yıllar,mekan,değişse de bir süre sonra tekrardan önüne seriyor.Yaşanılan anları nasıl hissettiğinden çok kimlerle hissettiğinde çok önemlidir.Aileni o hissiyatlarına ortak etmen bugün yaşanılan anları derinleşmesine sebep olmuş.Güzelliklere ortak etmek lazım sevdiklerimizi.Acılarda ise uzak tutmak.

Adsız dedi ki...

Ben orta yaşlı biriyim.Benim bütün yaşantım şehirde geçti.Şehir çocuğuyum hizim şehrimiz cennet gibiydi.Yüksek evlerin yüksek duvarlarından dışarı çiçekler taşardı,mahalleye girdiğimizde çiçek kokularından bayılacak olurduk.Her evde akar su vardı evler kerpiçti yazın serin,kışın sıcak olurdusağlıklı vesıhhatli olurdu doğan bütün çocuklar.Oysa şimdi şehrimiz beton yığını,içim acıyor.Çok üzülüyüoum doğamız gittikce mahfoluyor.

Murat Artan dedi ki...

aymen,
hem çocukluğum hem de şu anki gençliğim hep bağlarda bahçelerde geçti ve geçiyor,ben topraksız börtü böceksiz yaşayamam herhalde.

umar,hoşuma gidiyor böyle şeyler,küçücük bir an birdenbire bi yerlere sürüklenip gidiyor ve mesut günlerin tadını alıyorsun.dediğin gibi acılara değil güzel anlara ortak etmek lazım hep sevdiklerimizi.

isimsiz,
ben o kerpiç evlere öylesine tutkunum ki,ve de kesme taşlı evlere.eskinin güzellikleri malesef günümüz dünyasının ihtiyaçları ölçüsünde yok olup gidiyor.ama şanslıyım ki Antakya gibi kendini koruyabilmiş bir şehirde yaşıyorum,bu yüzden mutluyum.betonları hele de siteleri hiç ama hiç sevmiyorum.