Perşembe, Ağustos 19, 2010

bulutların üstünde

uçakta bulutların üstünde uçarken
hey gidi hey... amma çok olmuş yazmayalı. son gönderim açıklıyor aslında bu halimin sebebini. şimdilerde rahatım, kalmadı o yoğunluk. planlar değişti, işler değişti. ne çok şey değişti bu kısa sürede. ne ala canım, sevmem öyle tektüzeliği.
artık daha çok başkaları ne istiyorsa onu yapmak zorunda kalmak değil de canım neyi nasıl istiyorsa öyle yapmak moduna geçtim. yine sorumluluklarım var ama bu bana kalan sorumluluklar zaten benim istediğim rotada. Gaziantep' te üçüncü yılıma ulaşırken nihayet ulaşmak istediğim bu noktaya geldim. şimdi kendi kişisel kariyerimi çizmek yolunda ilerleyeceğim ve o rotada sorumluluk alacağım. kafamda bu üç yılda tasarlayıp hep ertelemek zorunda kaldığım şeyleri inşallah gerçekleştireceğim.
şimdi her şeyi bırakıp yine yaylaya geldim dün. Antep'teki muazzam sıcakta oruç da çok zor, işlerimi yürütmek de. bunun için en iyi çözüm yaylaya gelmekti. sabah yedi uçağıyla vardım Erzurum'a. burası da sıcaktı yahu,güneş iyice yakıyordu ama annem yaylaya evvelden gitmişti, onun yaylanın ne kadar serin olduğu yönündeki söylemleri beni rahatlatıyordu. nitekim öyle de oldu,yaylaya varıp arabadan iner inmez buram buram esen serin rüzgar ve mis hava beni mest etti.
oruç münasebetiyle fazla doğa yürüyüşü yapamayacağım ama her akşam gün batımını seyretmek için tepelere çıkmayı planlıyorum. ayrıca bol bol gökyüzünü gözlemleyebileceğim. mesela yarın akşam ülker yıldıztakımını (ya da diğer adlarıyla süreyya yıldıztakımı ya da pervin yıldıztakımı) seyre çıkacağım. bu akşam niyetleniyordum ama ancak yarın görebileceğim bilgisini aldım.

Hiç yorum yok: