Cumartesi, Kasım 21, 2009

farkında olmak

bazen gün içinde çok koşturduğum ya da işime sıkı sıkı sarılıp kendimi kaptırdığım oluyor. ama yine de gözüm, kulağım, ruhum hep etrafımda olan bitenle birlikte oluyor, dünyadan, hayattan kopmuyorum. bu vesileyle kendimi robotlaşmış insanlar gibi olmadığım için mutlu hissediyorum. evet bir hayat var dışarıda ve ben o hayatı yaşamak istiyorum doyasıya.
geçen gün öğlen vakti geldim eve, odamdan çıktım ve salona geçtim kitaplar,dosya vesair şeylerle. kalorifer peteğinin yanında pencereye nazır bir yerde sırtıma yastığı, altıma minderi yerleştirip küçük çalışma masamı önüme çektim ve ayaklarımı uzattım. mis gibi kokan kahvemle birlikte işime koyuldum. ciddi bir şekilde çalışıyordum ama sık sık başımı kaldırıp pencereden dışarı baktım. perdeyi boylu boyuna açmıştım, zaten hiç sevmem perde çekmeyi. mahallem ağaçlarla her yandan bürünmüş olduğundan sonbaharın o eşsiz güzelliğini her an seyredebiliyordum. balkon kapısını ya da pencereyi ne kadar açmak istedim ama hava soğuktu. içeri giren temiz hava ve dış dünyanın sesleri bana huzur veriyor çünkü.
çoğumuz fark etmiyoruz ya da edemiyoruz. zaman bizim hayatımızı kolaylaştırıyor gözükse de aslında içten içe zorlaştırıyor. ben eminim ki eskiden insanlar daha mutluydu. çünkü bir aradaydık, kopmamıştık, ayrı düşmemiştik.
neyse ki birbirinden kopmamış bir çevrede doğdum, büyüdüm. asfaltlarda değil, topraklarda yürüdüm. betonların arasına sıkışıp kalmadım, yıldızları seyrederek uykulara daldım. trafik gürültüsü değildi penceremden içeri giren, ağustos böceklerinin nağmeleriydi.
inanıyorum ki hep öyle olacak.

1 yorum:

Handan dedi ki...

Hayatın bütün güzellikleri elimizin altında, bakmayı bildiğimiz sürece.

Hep böyle devam et :)