Pazar, Ağustos 24, 2008

güz esintisi

birkaç gün önce akşamüstü bahçede dolanırken akşamsefalarının kurumuş ama üzerinde kalmış çiçeklerini temizliyordum. birkaç gün şehrin üzerine bir pus çöktü, Antakya' nın o her zaman uğuldayan kuvvetli rüzgarı kesildi ve nem tavan yaptı. balıkların suda nasıl yaşadığını anladım az biraz, resmen su içinde yaşar gibiydik. sonra rüzgar çıktı, uğultular gelmeye başlayınca tamam dedim hava normale döndü.

ama güneşin hala tadı yoktu, esintiyle birlikte bir serinlik çökmüştü. aniden güz canlandı içimde, hele de o kurumuş çiçekleri ellerimle ezerken. sonra yeni açanlara baktım, güzde olmadığımızı fark ettim yeniden. ama sanki her şey güzü hatırlatıyordu bana, güneşin bile tadı yoktu, bir yağmur haberiydi sanki bütün bunlar.
meğer doğruymuş, nihayetinde dün yağmur yıkadı şehrin tozlu sokaklarını. önce gök gürledi sonra damlalar düşüverdi. yolları ağaçları yıkayıverdi toptan, koca bir şehir ancak bu kadar kolay temizlenebilirdi herhalde. herkes mutluydu yağmurunun yağışına, mahallede çocuklar bağrışıyordu. herkes içerilere kaçıştı, kimisi de ıslanmayı yeğledi.

gece boyunca pıtırtılarını duydum damlaların. bu sabahsa tıpkı bir güz sabahı gibi serindi, güneş bulutların ardında saklı hala.
hoşgeldin yağmur.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

YAĞMUR
Uyu Gözlerinde renksız bir perde,
Bir parça uzaklaş kederlerinden.
Bir ruh gülümsüyor gibi derinden,
Mehtabın ördüğü saatler nerde?
Varsın bahçelerde rüzgar gezinsin,
Gağmur ince ince toprağa sinsin,
Bir başka alemden gelmiş gibisin,
Dalmış gözlerinle pencerelerden.
AHMET HAMDİ TANPINAR

Aymen dedi ki...

burada da benzer şey oldu. hava klimalı gibi o gün bu gündür