Pazartesi, Temmuz 21, 2008

sergüzeşt-i incir

çok değil, yalnızca bir kaç yıl öncesine kadar kaç kök incirimiz vardı bahçede. şimdi onlardan eser kalmadı galiba, bahçenin dip taraflarına pek gitmediğimden ne halde olduğunu bile bilmiyorum. o yıllarda incir mevsimi geldiğinde her akşamüstü incir toplamaya çıkardık, poşetlerle inciri doyasıya yerdik, komşulara dağıtırdık ve de güneşte kuruturduk. hatta ben bizzat kendim pazarda satmayı bile düşünmüştüm.

ne mi oldu? 2001 yılında sert bir kış hakim olurken o soğukla gelen, o güne kadar kaydedilmiş en yüksek kar yağdı Antakya' ya: 15 cm. bizler o kar sevinciyle eğlendik durduk o gün, kocaman kardanadam yaptık bahçeye, komşular da geri kalmadı katıldı bize. sadece bir günlük keyifin ardından Akdeniz yumuşak yüzünü bize tekrar gösterdi ve ertesi gün bütün kar eridi. sonra acı gerçekler çıktı gün yüzüne. o kadar karı hayatında göremeyen, narin ve toprağa sıkı tutunamayan bazı ağaçların dalları koptu ya da kökünden söküldü, bunların içinde incir de vardı.

son olarak bahçenin en uç kısmında zeytinlerin arasında sıralanan kalan incirler, bahçe etrafına duvar çekilmesiyle yıkıldı gitti. geriye o güzel akşamüstünde yediğimiz incirlerin zihinlerde anısı kaldı. bizim de komşuların da istifadesi kesildi gitti.

geçenlerde ninesi incir üreticisi arkadaşımla öğlen yemeğinde görüştük. sabah beşte incir toplamak için kalkmak zorunda olduğunu anlattı. diyor ki saat yediye kadar incirlerin toplanıp seçilip tüccara ulaştırılması gerek, yoksa o günkü ürün elinde kalır, ertesi gün o ürünü satın almazlar. üstelik bunca uğraşa emeğe rağmen yılda elimize net bin-bin beşyüz lira kadar geçer.

incir yemek için artık perşembe pazarını beklemeliyim. bolluk yılları geride kaldı bizim için. incire para vereceğimiz günler de gelecekmiş, gelmiş.

8 yorum:

AŞK... dedi ki...

iyyyiiyi ben inciri hiç sevmem yha nefret ediyorum :((((((((((

Adsız dedi ki...

İnciri severim bende arkadaşın aksine ancak yazık olmuş gerçekten.Çocukken dalından şeftali koparıp yerdik bağı,bahçesi olan yerlerden ancak yediğimizin ne zorluklarla önümüze geldiğini de bilmek ve ona göre israf etmeden yemek lazım bunu anladım arkadaşınla sohbetinin özü olarak.

Aymen dedi ki...

inciri çok severim. dalında kurumaya yüz tutmuş olanların bir başka olur lezzeti.

Murat Artan dedi ki...

forewell,incir sevilmez mi yahu,kışın kurmuşuyla yanında ceviz olacak off süper:))

umar,toprakla uğraşmak zordur emek çok ister ama seven için vazgeçilmez bir sevgilidir o,ne kadar güç olsa da.baksana ne kadar az bir kar etse de arkadaşımın ninesi hiç vazgeçmiyor bu sevdadan.

aymen,ah böyle söyeyince güzelim incir ağaçlarımız geldi yine aklıma,içim gitti.benim yaprağına alerjim olsa da toplanırken ailemi seyretmek orada bulunmak bile çok hoştu.

untilwesaygoodbye dedi ki...

İnciri severim, hatta bu yaz incir reçeli yedim. Takip ederseniz blogumda gerekli göndermeyi yapacağım. ;)

Murat Artan dedi ki...

bir incir seven daha,ne güzel:)) incir reçeli yedim mi yemedim mi pek hatırlamıyorum,sanik yedim gibi.bir de incir tatlısı var,tarifini verebilirim:)

muallim dedi ki...

selamlar ivriz, öncelikle bloguma ziyeretin için teşekkür ederim. Böylece ben de takip edecek bir blog buldum kendime. Altınözü gerçekten güzel bir ilçe. Hatta çok kişinin görüşüne göre yarı yayla...
Altınözü'ne de bloga da beklerim.

Unknown dedi ki...

hemşerim çok haklısın incire para vermek benimde çok zoruma gidiyor, sebebi ise seninkinden geri değil köyde incir ağaçlarımız dururken ve bizim incirleri eller yerken ben burda türkiyenin diğer ucunda incire hemde ne olduğu belirsiz incire para vermek içimi sızlatıyor.yinede hayırlısı olsun. bende bekleri,m bloguma