Salı, Eylül 11, 2007

biber ayı*

Sonbaharın ilk ayıdır aslında ama Antakya için yazın son ayıdır Eylül. Burada yaşayan insanlar için sıcak ve zorlu geçecek bir dönemdir. Kimse hüzne kapılmaz yaz bitti, soğuklar başlayacak diye. Tam tersi sıcaktan yakınırlar, bol bol banyo yapar, gün boyu klimalarını açık bırakırlar.
Kışa hazırlık bu ayda başlar yavaş yavaş. Bizim için çok önemli olan ve ismine “biber ayı” dediğimiz ayın günleri aslında çok yorucu geçer. Bu ayda sıcaklık 38 dereceye kadar ulaşır, ev hanımları yıllık salça ve pul biber ihtiyaçları için damlarına, balkonlarına boylu boyunca biberlerini sererler. Bunlar yakıcı güneşte bir güzel suyunu çeker, sonra şehrin her semtinde bulunan biber çeken kişilere götürülür ve bir güzel kıyılır. O esnada yakınlarda bulunmasanız iyi olur; çünkü acı bir koku boğazınızı yakar, gözleriniz çeşme gibi akmaya başlar. Çekme işleminden sonra kışlık pul biberiniz hazır hale gelir.
Biber ayının en zor işi de salça yapmaktır. Pazarlarda boylu boyuna serilerek alıcı bekleyen biberlerden kafanıza uygun olanı seçilir, fiyatla da anlaşıldıktan sonra çuvallarla salça yapılacak yere getirilir. Önce bir güzel yıkanıp temizlenir, sonra da çekme işlemine geçilir. Bunun yapıldığı alet aynı et kıyma makinesi gibidir; ama elektrikli değildir, bilek gücünüzle kolu çevirerek biberleri çekersiniz. Bakmayın öyle kolay göründüğüne, çok yorucudur. Biberler çekirdek ve sapından ayrılıp kıyılır hale getirilir; ki biber çok acı olduğundan buharını solumak suretiyle boğazınızı yakar,ayrıca gözleriniz de kızarır. Ancak işin en acıklı yanı ise ellerdir, eldiven giyersiniz ama kar etmez, sızım sızım sızlarlar. İnanın bu yanış çok kötüdür, bazen dayanılmaz hale gelir, gece yatırmaz sizi. İş bittikten sonra tepsilere yayılıp güneşe çıkarılır, birkaç gün içinde salçanız hazır hale gelir. Çekilen onca zorluğa değer mi bilmem, ama harika lezzette bir salçanız olur. Oh, mis gibi!
İşte biber ayı başladı. Biz hala sıcaklarla boğuşuyor olacağız, ta ki Kasım gelene kadar. Bir de biberler var tabii. Onsuz bir Eylül düşünmek ne mümkün...
*arşivden 1 Ekim 2005 tarihli yazım

3 yorum:

Gamzeli dedi ki...

Kırmızı biber, salçası yapılır, tarhanaya konur, pul biber yapılır, hepsini anneciğim yapardı..ne güzelde rengi var maşallah..

Yeditepe İstanbul dedi ki...

Biber ki yasadışı önderidir sebzelerin...

Cemal Süreya

Adsız dedi ki...

Biber salçası yapımını o kadar güzel anlatmışsın ki,bu işi her sene yaptığınız anlaşılıyor.Apartman yaşantısı insanlara neler kaybettiriyor.daha önceleri her kes salçasını evine yapardı,yapacağı yerler müsaaitti oysa şimdi markattlerden alınıyor.Ne kadar sağlığa uygun olduğuda ayrı bır konu.