Çarşamba, Şubat 08, 2006

belediyecilik üzerine

olmak istemesem de, kendimi bir belediye başkanı gibi hayal etmişimdir hep. öyle bir başkan ki, şehri baştan başa yenileyebilecek mali güce sahip.
önce şehir merkezinden başlardım icraata. evvela estetiği bozan çirkinlikleri bir bir ortadan kaldırırdım. bütün binaları boyatır, kaldırımları düzeltirdim, öyle ki bastığımızda içinden su fışkıran ve üstümüzü batıran oynak taşlardan eser kalmazdı. bütün bunlar bittikten sonra esas kısma gelirdi sıra. merkezden dışa doğru bütün çarpık yapıları ortadan kaldırtır, yerine yeni binalar diktirtirdim, gerekmiyorsa da çirkinlik yaratmayacak şekilde bıraktırırdım. yeşilliğe çok önem verirdim ve halkın isteklerini asla gözardı etmezdim.

bir keresinde Gaziantep'e gitmiştim. Adana yolu istikametine doğru gidiyorken sağımdaki ve solumdaki yapılaşmaları inceledim. sağda yeni yapılaşmalar gözleniyordu, solda ise yapılaşması belli ki çoktan bitmiş, itici bir manzara uzanıyordu. uzaktan neredeyse birbirinin içine girecek, çirkin apartmanlar ve bozuk evler görülüyordu.
düşündüm; şöyle yapardım, böyle yapardım diye hayal ederken böyle bir mahalle aklıma hiç gelmemişti, peki bu mahalleyi nasıl düzeltecektim? tasarladığım gibi olması için bütün hepsini yıktırmam gerekiyordu. koskoca mahalle; bütün o apartmanlar, evler...
en iyisi boşver dedim içimden. şimdi daha iyi anlamıştım, belediyecilik zor işti. nitekim, Gaziantep Belediyesi de benim gibi düşünmüş olacak ki, çirkinliği biraz olsun kapatacak parklar yapmış yolun sol tarafına.
her şeye rağmen Gaziantep çok güzel bir şehir. kusursuz insan olmadığı gibi kusursuz şehir de olmuyor sanırım.
acaba Dubai'de de böyle şeyler var mı?

Hiç yorum yok: