Perşembe, Temmuz 07, 2005

tezat

Küçükken ne kadar isterdik yaz tatilinin gelmesini;bütün bir günümüz sokakta geçecekti,istediğimiz her şeyi rahatlıkla yapabilecektik çünkü.Çok televizyon da izlemezdik öyle;çizgi film kuşağı biter bitmez kendimizi dışarıda bulurduk.Geniş bahçeler vardı rahatlıkla oynayabileceğimiz.Şimdi bu bahçeleri ancak sitelerde bulabiliyoruz ya da evimiz merkezde değilse bulabiliyoruz.Garip bir durum olabilir ama şimdiki evimiz merkezde ve üç dönümden fazla bahçesi var;bu istisna.
Şimdi bakıyorum geçirdiğimiz yaz günlerine;ne kadar sıkıcı!
Tatil bir yere kadar idare ediyor;deniz,kum,güneş derken onlardan da bir süre sonra bıkıyorsunuz.Sonra tekrar eve dön ve yeniden başla.Ne yapacağım şimdi ben diye düşün dur.Kitap okumak,internette sörf yapmak ya da arkadaşlarla birlikte geçirmek bütün günü.Sonra sabahın ikisine üçüne kadar televizyon,sonra uyku,sonra yeni güne uyanış.Hem de mayışmış ,uyuşuk bir halde.Zaman belki geçiyor ama günler geçmiyor yazın;hep ağırdan alıyor kendini.
Bir iş sahibi olanlar belki alışmışlardır bu duruma;nasıl olsa yıl boyu çalışıyoruz,bizim için yaz ya da kış fark etmiyor,diyorlar.Gelin görün ki bir öğrenci için aynı durum söz konusu değil.İşinden sıkılmış bir kişi için yaz ayları ilaç gibidir herhalde.
Şu işe bak,bizler üç ay boyunca tatil yapmaktan sıkılıyoruz ama kimisi bırak üç ayı bir günü bile bulamıyor.
Hayat ne garip.

Hiç yorum yok: