Çarşamba, Temmuz 01, 2009

erzurum'a doğru

Malatya'daki işim erken bitince cumartesi akşamına biletimi aldım ve alana kadar da gideceğime inanmadım. pür heves otobüs saatini bekleyedurayım, ayağımın tozuyla halk oyunları şenliğine gittim. ne iyi etmişim, açık havada güzel yurdumun güzel diyarlarından üç tane oyunu izledim:Hatay,Yozgat ve Diyarbakır'ı. en güzeli de Diyarbakır' dı, doyamadım onların oyununa. bizimkilerin oyununu merakla izledim. ben lisedeyken halk oyunlarında oynadığım oyunlardan da oynadılar; mutlu oldum, ağzım kulaklarımda sağa sola söylüyorum "bunu ben de oynamıştım, bu çok zordu bla bla bla..."
neyse otobüse bindik gidiyoruz, ben heyecanlıyım tabii. yanıma zar zor Malatya' da bulduğum organik adaçayımı da almışım, bekliyorum ki servis başlasın bir sıcak su alayım, nerde... ben de uyudum kafayı vurup. Bingöl' de mola verdi ve hava hala sıcaktı. tabii insan ayağında sandaletlerle Erzurum' a gidince böyle tedirgin oluyor. bavulumda her türlü yazlık giysi de cabası. birinden ödünç aldığım polarla gidiyorum yüksek yüksek diyarlara;benimki de tam saflık.
ben yine uyudum tan yeri ağarana kadar. sonra etrafı meraklı gözlerle seyretmeye başladım. uyku sersemliğinin etkisi var mı bilmem ama etrafıma bakınırken kendimi başka bir ülkede, uzak ve yabancı diyarlarda hissettim. ben o kadar yer gezdim ama buralar çok farklıydı.kendimi Orta Asya' da gibi hissettim; her yer yeşil yeşil bozkırlar, bir tane ev, ağaç yok ve sürekli tırmanıyoruz, sağda solda uçurum da yok, her yer tepe bayır. biraz yüksek tepelerde de kar var iyi mi? ara sıra birkaç kuş görünce sevindim.

Erzurum'a geldik vesselam, otogara varmadan indik hava soğuk, ben üşümeye başladım. şehir uyanmamış, sıcak yataklarında uyuyor. eve vardık ve kendimi yatağa attım sıkı sıkı sarılıp. işte en güzel an, yorucu bir gece yolculuğunun ardından yatak. ona doğru kalktık, sıcak çay soğukta ne güzel gitti. evin içinde üşüyorum, arkadaş bana kalın bir mont verdi, post gibi. sonra yola çıktım şehir merkezine gitmek için. mahallede pazar kurulmuş, ahalinin kimisi kısa kollu kimisi de uzun. otobüsü sordum amcanın birine, yardım etti; enteresan bir şivesi vardı. hasılıkelam şehir merkezine vardım. ayağımda sandalet, üstümde polar, hava bulutlu, her an yağmur yağabilir şekilde Erzurum' u keşfe başladık.
not: fotoğrafı Erzurum Kalesi'nden çektim.

2 yorum:

untilwesaygoodbye dedi ki...

Yolculuk sıkıntıları..
Demek siz de nasibinizi aldınız. :D
Ben de arkadan geliyorumm. Şuanda Malatya2dayım. Önümüzdeki Cumartesi de ben Samsun tarafına gidiyorum. Merak ediyoru macaba yolumuz hiç denk gelecek mi? :)

Murat Artan dedi ki...

yolculuk sıkıntısı bitmiyor hocam,uğraş dur otobüs firmalarıyla,şoförlerle. ben şimdilik gaziantepteyim eğer güneye doğru inerseniz rastlaşabiliriz;) yolunuz düşerse bir mail atıverin hocam,sevinirim:)