Cuma, Ekim 23, 2009

yazdan kalma bir akşamüstü

akşam saat beşi geçiyordu. çalışmak üzere dökümanlarımı hazırlamaya niyetlenirken kapı çaldı, gelen iki şamatacı dostumuzdu; geldikleri gibi evde bir şamata koptu doğal olarak. o şamata süredursun, telefon geldi, arayan babamdı. meğer anneannem hastalanmış, hastanedeymiş. ne olduğu konusundaki ısrarlarıma rağmen iyi olduğunu ifade edip geçiştirdiler her zamanki gibi. hatta annem haberim olmasın diye tembih etmiş, sebebi meşguliyetimin çok olması ve onların aksama ihtimali. telefonu kapattım ve evdeki şamatayı bir kenara bırakıp dışarı çıktım. kulağımda "bu böyle" nin tatlı melodisiyle Sertab Erener bana eşlik ederken düşüncelere daldım.

tatlı bir Ekim akşamı yaklaşıyordu; ılık bir hava, okşayan bir güneş hakimdi şehre. liseliler okuldan dağılıyordu, şalvarlı bir yaşlı amca Hoşgör Parkı'nın spor aletlerinden birini kullanmaya çalışıyordu, beni gülümsetti. caddelere sokaklara girip girip çıktım, Kolejtepe'nin kaldırım ve kilit taşlarını adım adım arşınladım. anneannem aklımdaydı, o güzel insan. belki iyileşecek, belki de bizi terk edecek; Allah bilir. en son onu ziyaret ettiğimde bana " siz yeterki iyi olun, ben hasta olayım sizin yerinize." diyecek kadar bizleri seven; her torununa "kurban olayım sizi veren Allah'a" diye şefkat etmekten hiç usanmayan tatlı insan.
sokağıma tekrar geldiğimde bir apartmanın bahçe girişinde oturan yaşlı bir teyze gördüm. kalbimdeki tuhaf hislerin teşvikiyle onun yanına gittim. yaklaştığımda beni görünce gözlerinin içi gülümsemeye başladı. "teyzeciğim nasılsın?" diye sordum. tatlı tatlı gülümseyerek ve yarım yamalak konuşmaya çalışarak iyi olduğunu ifade etti. "sağlığın, sıhhatin yerinde inşaallah?" diye devam ettim, yuvarlanıp gidiyoruz dercesine şükrünü ifade etti. benim kim olduğumu sordu, ben de anlattım ve dua istedim ondan. ellerini kaldırıp gözlerini yukarı çevirerek her yaşlının yaptığı tavırlarla dua etti bana. anneannem içi de dua istedim ve "benden bir isteğin var mı?" diye sorduktan sonra "selametle kal" diyerek ayrıldım yanından. o kadar tatlı konuşuyordu ki ve o kadar şeker ve masumdu ki. içimi bir sıcaklık kapladı, eve döndüm büyük bir sürurla. kalbim rahattı, belki yaşlı teyzenin duasının tesiriydi.

Hiç yorum yok: