Perşembe, Haziran 30, 2005

Bilimin gelişen ülkesi Türkiye

Hürriyet gazetesinde okudum,Türkiye bilim yolunda hızla ilerliyormuşSon dönemlerde bilimsel makale yayımlamada en hızlı artış gösteren ülke sıralamasında ikinci,bilimsel makale yayımlamada da yirmi altıncı sırada yer almış ve en çok tıp alanında yayımlanmış bunlar.Benim gibi bilime,araştırmaya ve teknolojiye önem verenler için çok önemli bir haber bu.Bilim alanında gelişiyor olmamız gerçekten sevindirici.Nitekim ben geleceğimi bu yolda planlıyorum.İnsanlığa hizmet etmek,arkamda bir şeyler bırakmak en büyük idealim.Bu kısa dünyaya yaşayıp ömrümü doldurmak için gelmedim ben.Gereksiz,önemsiz,sıradan bir insan olmak kadar insanın başına gelecek daha kötü bir durum düşünemiyorum kendi şahsım adına.Geçenlerde bir makale daha okudum gazetede ve kesip sakladım.
Erenet Bilgisayar A.Ş.'nin sahibi Serhat Özeren'in başarı hikayesi bu;belki okumuşsunuzdur gazetede. İTÜ'de uçak mühendisliği okurken,bir yandan da bilgisayarla uğraşmaya başlayan Özeren,kendini epey geliştirmiş.Okul bittikten sonra Lever'de ücretsiz olarak çalışmaya başlamış.Amacı bir şeyler öğrenmek,kendini geliştirmekmiş sadece;firmanın elemana ihtiyacı yokmuş.Çalışkanlığını fark etmişler ve işe almışlar.O kadar çok çalışıyorlarmış ki ekip arkadaşlarıyla,bu bazı günler 14-15 saate kadar çıktığı oluyormuş.
Daha sonra kendi şirketini kurmuş,şimdi 15 milyon dolarlık cirosuyla Türkiye'nin ve dünyanın önde gelen bilişim şirketlerinden birinin Patronu. 4 kişi ile işe başlamış ve şimdi 140 kişilik bir şirketler zincirini oluşturmuşlar.
İşte inanmak,çalışmak ve başarmak adına mükemmel bir hikaye.Gerisini düşünmek size kalmış.
Eğer ayrıntısıyla okumak isterseniz,28 Haziran 2005 tarihli Hürriyet gazetesinin Ekonomi linkine tıklayabilirsiniz.

Çarşamba, Haziran 29, 2005

Kendi kendime söylüyordum;şu ÖSS bir geçsin,artık bu kadar kahve içmeyeceğim diye.Baştan aşağı yalan!Evet,biliyorum,hep stresten içiyordum bu kadar kahveyi,üzerimdeki ağır yükü biraz olsun unutup keyif yapmak istiyordum,bana sıkıntılarımı unutturuyordu.İşi o kadar abartmıştım ki bir sabah deneme sınavı varsa,denemeden sonra eve gelip soruları kontrol ederken içeceğim kahveyi ve onun keyfini hayal ediyordum.Bazen sınav esnasında aklıma gelir ve sınavdan çıkıp kahve içmek için eve gitmek ister ama bu arzumu bastırırdım.Bazen de arkadaşlarımla topluca gelir,birlikte keyif yapardık.Gariptir,hala anlamıyorum ama çok zevk alırdım bunu yapmaktan.Sonuçta ÖSS bitti ve ben o tattığım zevki artık yaşamıyorum ama hala çok kahve içiyorum.İçimde bir burukluk var bu yüzden;o zevki yeniden tadamamaktan dolayı.Şimdi yine masamda kahvem var,içiyor,Number One fm'i dinliyor ve yazıyorum.Artık eve kahve beyazlatıcısı aldırmıyorum,çünkü daha fazla içiyorum.İyi ki şu tek içimlik kahveler var.Acaba ben üniversiteye gittiğimde de bu kadar içebilir miyim?Bütün gün okulun içinde koşturacağım kesin;kantin diye bir şey var,eh bir de arkadaşlar olnca kimse tutamaz beni.
Sanırım kahve içmekten hiçbir zaman vazgeçemeyeceğim.

Salı, Haziran 28, 2005

Dünya Mimarlık Kongresi'ne az kaldı.

Dünya Mimarlık Örgütü,kongreyi İstanbul'da topluyor.Eh,bu da benim aklıma hep düşündüğüm ve içimi rahatsız eden konuları gündemime getirdi.Sokağa çıkarken şöyle bir evleri,binaları gözden geçiriyorum.Hatta resmen kendime ev bakıyorum,halbuki daha çok yolum var;ama ne yapayım kendimi alamıyorum.Çarpık bir yapı gördüğüm zaman canım sıkılmıyor değil,istiyorum ki şehir düzgün bir mimari yapıya sahip olsun.
Antakya zaten bu konuda ikiye ayrılıyor.Eski Antakya düzgün bir yapıya sahip,o zamanın şartlarına bakılacak olursa gerçekten şu zamandaki yapılaşmaya taş çıkarır derecede .Eski yapılar sadece bir arabanın sığabileceği sokakların kenarlarına dizilmiş,gerçekten insanı büyülüyor.Nitekim,bir ara ATV'de "Eylül" adlı diziyi izleyenler bu estetik yapılaşmaya şahit olmuşlardır.Oradan çıkp kuzeye yöneldiğinizde yeni Antakya ile karşılaşıyorsunuz.Eski ile yeniyi Asi Nehri birbirinden ayırıyor.Yeni yapılara baktığınızda görünen en belirgin şeyler çok katlı,bazıları baştan aşağı camla kaplanmış binalar.Buraya kadar her şey gayet güzel ancak şehir merkezinden çıktığınızda karşılaştığınız manzara içler acısı.Antakya'nın sadece %40'ında düzgün yapılaşma var,malesef gerisi çarpık yapılarla,düzensiz ve bakımsız sokaklarla dolu.Bazı mahallelere gittiğinizde kendinizi köyde sanırsınız,bu derece vahim.Düzeltilmesi için gerekli parayı düşünemiyorum.Şehirde gezerken içimden sürekli ne yapılması gerektiğini tartışıyorum.Şu evler boyanmalı,şuralar asfaltlanmalı,şu binalar yıkılıp yenisi dikilmeli falan filan...
Var mı bir başka şehir acaba Antakya gibi..?

Pazartesi, Haziran 27, 2005

Höööööönk..!

Bugün Sabah gazetesi yeni ÖSS sistemi için örnek bir deneme sınavı vermiş,inceledim ama incelemez olaydım.Resmen ağzım açık kaldı,ne o sorular öyle?Toplam 240 soru ve iki bölümden oluşuyor,içinde integralden tutunda limite kadar sorular var.Amanın dedim bu sene ÖSS'ye girecekler yandı.Hele de liseden mezun olmuş adaylar varsa...Aslında ben böyle olmasını istiyordum ama tabi ki ben sınava girecekken değil:)Bence bu sistem belli bir tarih verildikten sonra uygulanmalıydı,mesela 2008 ÖSS'de tüm lise müfredatı sınav kapsamına alınacak denseydi de öğrenciler ona göre bir hazırlık yapsalardı.Böyle damdan düşer gibi olmamalıydı.Neyse ki ben sıyırdım,yoksa bu sene yılın en inek öğrencisi kategorisinde birinciliği kimseye kaptırmazdım.Geri kalanlara sabır ve şans diliyorum,işiniz zor.
Bu arada şunu da söylemeden geçmeyeceğim.Fen bilimleri kısmında bir soru şöyle diyor:.......hızı
ile hareket ederken (buraya dikkat) rölativistik kinetik enerjisi kaçtır?Tepkim aynen şöyleydi:Höööööööönnnkk..!
Bu ne ya?
Birazdan Mert ile buluşacağım,bunları bir kenara bırakmak en iyisi,boşveeer,bizden geçti nasıl olsa.

Pazar, Haziran 26, 2005

otelsiz sahil kalmasın!

Bugün birtakım ekonomi ve finans gazetelerini gözden geçirdim,neler olmuş bu bizim sahillere haberim yok.Bacasız sanayimiz günden güne gelişiyor,bu çok iyi bir haber.Bir habere göre 3 yıl öncesine bakıldığında bomboş olan Antalya'nın Lara sahili şimdilerde birbiri ardına dikilen otellerle göz kamaştırıyor.Üstelik seneye tam 18 otel birden hizmete girecekmiş.Bu durum,ülkemizin turizm potansiyelinin ne kadar hızlı arttığının en bariz göstergesi.Otellerin mimari yapısı ayrı bir konu,değişik stillerde göz kamaştıran yapılar oldukça fazla,mesela uçak biçimli,saray biçimli,kelebek biçimli vesaire...Ben diyorum ki bu gidişle oteli ya da tatil köyü olmayan sahil kalmayacak,bütün sahil şeridi boyunca oteller dizi dizi olacak.Müthiş bir şey bu;1yıl içinde uğrayacak turist sayısını düşünün.Zaten bu hızla biz bunu da gerçekleştiririz,bakın görün.Üstelik işsizlere istihdam yaratacak,yurt içinde bırakılacak milyarlarca dolar da cabası.
Oteller şu yana dursun,bir de toplu konut çılgınlığı yaşanıyor.Yapılan toplu konut sayısı günden güne hızla artıyormuş.Üstelik Mortgage denilen toplu konut kredisi uygulamasına geçilirse durum daha da hızlanacakmış,ne iyi.Bu sayede daha düzenli bir kent görünümüne,estetik bir yapıya kavuşabilir şehirlerimiz.AH,hayalimdeki yaşama kavuşabilecek miyim acaba?Ben bunları okudukça daha bir çalışasım geliyor.Çalış,kazan ve tatil yap!Şimdi İngilizcemi geliştirmemin ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlıyorum.
Çalışalım,kazanalım,oley..!

Çarşamba, Haziran 22, 2005

Boşta kaldım!

Öyle yoğun bir tempodan çıktım ki şimdi kendimi huzursuz hissediyorum.Sabah kalktığımda yapmam gereken belli bir işimin olmaması beni oldukça rahatsız ediyor.O kadar alışmışım ki boş durmamaya,utanmasam oturup ders çalışacağım,hem de ÖSS konularına.Ne yapayım ya bilmiyorum ki.Amaçsız olmak,boş boş oturmak bana göre değil;çünkü elimde olsa uyku bile uyumayacağım vakit kaybı diye.Elbette insan dinlenmeli ama bu kadar değil,ben bütün gün dinleniyorum.Ne yapacağımı bilsem,oturup düşünür,ona göre karar verirdim.Şu anda durumum belirsiz,ne okuyacağım,nerede okuyacağım bilmiyorum.Öf,boş oturmak çok sıkıcı!Dün bütün gün arkadaşlarımlaydım,yine öyle geçecek bütün yaz.Sonra tatil gelecek,hadi ona tamam,hem de büyük bir zevkle ama fazla değil,en fazla on gün.Amaçsız olmak çok kötü,şu anda ÖSS'yi kazanmadığım belli olsaydı,birkaç gün sonra ders çalışmaya başlardım.Neyse,dur bakalım bir şeyler düşünürüz.Of..!

Salı, Haziran 21, 2005

sonuç hüsran:(

ÖSS bitti ve bizler hayatımızın en kötü sınavını verdik sanırım.Ben büyük bir hayal kırıklığı yaşadım,rezil oldum.Belki de bunları hak ettim,bilmiyorum.Sınavdan çıktığımda içimden şu şarkıyı söylüyordum:"Ah!Yanmışım ben,sönmüşüm ben..."Sadece ben değil Mert,Neco,İlhan,Ahmet ve Murat.Onların durumu benden farksız değil.Onlar ki benim en iyi arkadaşlarım,dostlarım.Arkadaşlarım benden daha güçlüydüler,beni teselli etmek için epey bir uğraştılar.Onlar olmasaydı ne yapardım bilmiyorum;çünkü onlarla konuştukça rahatlıyordum.Bir şeyi çok iyi biliyorum:Ben yalnız değilim,zor bulunacak dostlarım var ve onlarla çok mutluyum.Her şey ÖSS değil,para değil;inanın bu dünyada güvenebileceğiniz,sığınabileceğiniz dostlarınız varsa hiç değil.
Evet,belki ÖSS olmadı ama hayat bundan ve öteki fani şeylerden ibaret değil;hiçbir şey onların yerini tutamaz.İyi ki varsınız...
Sanırım bu sene hepimiz bir yerlere dağılacağız,ben Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü'nde karar kıldım ama belli olmaz dur bakalım ne olacak...

Çarşamba, Haziran 15, 2005

Hep mutluluk...

Yaklaşık bir saat önce dershanemizin veda partisindeydim.Bol bol dans ettik,eğlendik.Bütün bir yılın yorgunluğunu atmak için oradaydık hepimiz.Her şey güzeldi,hem de çok!Partinin sonlarına doğru bazı arkadaşlarımız gitmeye koyulurken,garip duygular içindeydim.Arkadaşlarımız bize sınavda başarılar diliyordu.Burada bütün gece eğlenmiştik;ama asıl mutluluğumuz sınavı kazanırsak gelecekti.Üzüldüm,hem de çok.Çünkü ne kadar istesek de olmuyor,hepimiz kazanamıyoruz ya da istediğimiz hedefe ulaşamıyoruz.Burada eğlenirken,çok değil,sadece birkaç gün sonra kimilerimizi gözleri yaşlı göreceğiz.Ne garip bir durum,bir tezat.Olacak iş mi şimdi bu?Çok duygulandım,ağlayabilirdim hatta.Ben eskiden hiç ağlayamazdım;ama şimdi tam tersi.Erkekler ağlamaz mı?Git işine,hem de öyle bir ağlarki!

Cumartesi, Haziran 11, 2005

ÖSS ve Biz

ÖSS'ye günler kaldı,bizler bir yandan gelmesini istemiyoruz,diğer yandan bitmesini ve kurtulmamızı istiyoruz.Bunun yarattığı stres yeter,bitmesini istemek için.Kimileri de sınavın çalınmasını ve bu sayede iptal edilmesini istiyorlar.Ben de şöyle sesleniyorum onlara:"Şimdiye kadar aklınız neredeydi?"
Geleceğimiz sadece üç saate bağlı!Dershanedeki denemelerde ne kadar başarılı olursak olalım,her şey sınav günü bitecek.O yüzden kendimi en büyük ve son deneme sınavıma hazırlıyorum.Artık dershanedeki sınavlarıma,aldığım puanlarıma bu saatten sonra dikkat etmeyeceğim.Aman sıralamada düşmeyeyim,aman bu sınavda şu neti yapayım,diye çırpınıp durmayacağım.Şurada sadece üç sınavım var,onları da ÖSS'de uygulayacağım stratejiyi belirlemekle geçireceğim ve kendimi tamamıyla büyük güne odaklandıracağım.Umarım her şey benim ve arkadaşlarım için güzel olur.

Perşembe, Haziran 09, 2005

Doğum Günüm

Dün yeni yaşıma girdim,her şey çok güzeldi.Saat 12'ye doğru mesajlar gelmeye başladı arkadaşlarımdan.En güzeli de Gülden'den gelen mesajdı:Seni sevenler ancak bu sayede ne kadar değerli olduğunu anlayabildi;bugüne kadar kim bilir kaç kişinin hayatı küçük bir gülüşünle birdenbire değişti;gittiğin her yer varlığınla biraz daha fazla anlam kazandı...İYİ Kİ DOĞDUN;YOKSA DÜNYA KOCCAMAAAN BİR PARÇA EKSİK KALIRDI!MUTLU,UMUTLU,SAĞLIKLI YILLAR.
Canım arkadaşım bana bu mesajı yeni günü 5 saniye geçe göndermişti.O kadar duygulandım ki!
Sabah olduğunda mesajlar ve kutlamalar devam etti benim canım arkadaşlarımdan.Çiğdem,7 yıllık arkadaşım,benim için akşamki Leman Sam konserine bilet ayarlamıştı;ama ben Neco'ya söz vermiştim,onlarla olacaktım akşam.Neco'nun evi tam amfi tiyatronun karşısında;yani tam olarak sahne görünüyor.Evleri iki katlı ve biz terasta izleyecektik.
Öğleden sonra İlhan bize geldi,O da bizim gruptan.O başlıbaşına bir olay zaten,İlhan'ı anlatmakla bitiremezsiniz.Biz aramızda "skandal" deriz kendisine,bir ara anlatmalıyım.
İlhan ile beraber çıktık yola,akşam başlıyordu.Sahne buradan müthiş görünüyordu ve Leman Sam sahnedeydi!"İlla" adlı şarkıyla başladı,müthişti!Evde sadece biz değil,başka misafirler de vardı,onlar üst katta,biz alt katta izliyorduk.Her şey çok iyi gidiyordu,sıra benim doğum günü partime gelmişti.Mumları üfledim,pastamızı yedik,fotoğraflar çekindik.Üf,anlatamıyorum bu müthiş geceyi,kelimelere sığmıyor!Dışarıda muazzam bir kalabalık ve Leman Sam;ben ise arkadaşlarımla,doğum günü partimdeyim,sevdiklerimle,dostlarımla.Müthiş bir geceydi,başka yapabileceğim bir şey yok,tıkandım işte burada.
Bir şeyi çok iyi biliyorum,ben mutluyum ve yalnız değilim.Çok seviliyorum ve çok seviyorum.İyi ki varsınız sizleri çoooooooook seviyorum!